20 Mart 2008 Perşembe

"YE# 32" ÇORBALAR



Diyet etkinliği ile ilk etkinliğe katıldığımı belirtmiştim. Sevgili Lama'nın etkinliği ÇORBALAR. Ben de arşivimdeki DÜĞÜN ÇORBASI tarifimle bu etkinliğe katılıyorum. Etkinliklere eski tariflerimle katılıyorum, bugünlerde o kadar çok yoğunum ki, çok istememe rağmen yeni bir tarif ekleyemiyorum.
Diğer arkadaşlardan güzel tarifler geleceğine eminim. Benim gibi "Küçük oğluşuma bugün ne çorbası pişirsem?" diye düşünen anneler için de güzel bir ÇORBALAR havuzu olacak:)

18 Mart 2008 Salı

HASAN ETEM'İN VALİDESİNE SON MEKTUBU



(Kaynak : Kabatepe Milli parklar Müzesi)


Mektubu yazan , ihtiyat zabit ( yedek subay ) namzedi Hasan Etem , İstanbul Hukuk Fakültesi son sınıfına devam ederken aynı zamanda Beyazıt Nümune Mektebi’nde öğretmendi. Düşmanın Çanakkale’ye dayandığını işittiğinde gözünü kırpmadan binlerce akranı gibi cepheye koştu. Gönüllü yazıldı. Bu onun son mektubuydu. Bu mektubu yazdıktan iki gün sonra Maydos (Eceabad)’da şehit oldu...


( Not: Mektuptan mekan ve zaman tam olarak anlaşılamıyor. 25.Nisan.1915 çıkartma öncesi yazıldığı görülüyor. Bu da ortam hakkında net bilgi veremiyor. Çıkartma öncesi 19.Nisan da nasıl şehit olabileceği açık değil. Rumi-Miladi dönüşümlere dikkat edilmemiş olabilir. )

Valideciğim,

Dört asker doğurmakla müftehir şanlı Türk annesi,
Nasihat-amiz mektubunu Divrin Ovası (Nığde) gibi,güzel,yeşillik bir ovacığın ortasından geçen derenin kenarındaki armut ağacının sayesinde otururken aldım.Tabiatın yeşillikleri içinde mest olmuş ruhumu bir kat daha takviye etti.
Okudum, okudukça büyük dersler aldım.Tekrar okudum.Şöyle güzel ve mukaddes bir vazifenin içinde bulunduğumdan sevindim.Gözlerimi açtım, uzaklara doğru baktım.Yeşil yeşil ekinlerin rüzgara mukavemet edemiyerek eğilmesi,bana,annemden gelen mektubu selamlıyor gibi geldi.Hepsi benden tarafa doğru eğilip kalkıyordu ve beni , annenden mektup geldi diyerek tebrik ediyorlardı.Gözlerimi biraz sağa çevirdim güzel bir yamacın eteklerindeki muhteşem çam ağaçları kendilerine mahsus bir seda ile beni tebşir ediyorlardı.Nazarlarımı sola çevirdim çağıl çağıl akan dere , bana validemden gelen mektuptan dolayı gülüyor , oynuyor , köpürüyordu ...
Başımı kaldırdım , gölgesinde istirahat ettiğim ağacın yapraklarına baktım.Hepsi benim sevincime iştirak ettiğini , yaptıkları rakslarla anlatmak istiyordu.Diğer bir dalına baktım , güzel bir bülbül , tatlı sedasıyla beni tebşir ediyor ve hissiyatıma iştirak ettiğini ince gagalarını açarak göstermek istiyordu.
İşte bu geçen dakikalar anında , hizmet eri :
-Efendim , çayınız , buyrunuz , içiniz , dedi.
-Pekala dedim,aldım baktım , sütlü çay...
-Mustafa bu sütü nereden aldın ? dedim.
-Efendim , şu derenin kenarında yayıla yayıla giden sürü yok mu ?
-Evet dedim.Evet ne kadar güzel.
-İşte onun çobanından 10 paraya aldım.
Valideciğim , on paraya yüz dirhem süt , su katılmamış.Koyundan şimdi sağılmış , aldım ve içtim. Fakat yukarıdaki bülbül bağırıyordu : “Validen kaderine küssün , ne yapalım.O da erkek olsaydı , bu çiçeklerden koklayacak , bu sütten içecek , bu ekinlerin secdelerini görecek ve derenin aheste akışını tetkik edecek ve çıkardığı sesleri duyacak idi”
Şevket merak etmesin o görür , belki de daha güzellerini görür.
Fakat , valideciğim , sen yine müteessir olma.Ben seni , evet seni mutlaka buralara getireceğim.Ve şu tabii manzarayı göstereceğim.Şevket , Hilmi (kardeşleri) de senin sayende görecekler.
O güzel çayırın koyu yeşil bir tarafında , çamaşır yıkayan askerler saf saf dizilmişler.Gayet güzel sesli biri ezan okuyordu.
Ey Allah’ım , bu ovada onun sesi ne kadar güzeldi.Bülbül bile sustu, ekinler bile hareketten kesildi ,dere bile sesini çıkarmıyordu.Ezan bitti.O dereden ben de bir abdest aldım.Cemaat ile namazı kıldık..O güzel yeşil çayırların üzerine diz çöktüm.Bütün dünyanın dağdağa ve debdebelerini unuttum.Ellerimi kaldırdım , gözümü yukarı diktim , azımı açtım ve dedim :
-Ey Türklerin Ulu Allah’ı.Ey şu öten kuşun , şu gezen ve meleyen koyunun , şu secde eden yeşil ekin ve otların şu heybetli dağların Halıkı.Sen bütün bunları Türklere verdin.Yine Türklerde bırak.Çünkü böyle güzel yerler , Sen’i takdis eden ve Sen’i ulu tanıyan Türklere mahsustur.
Ey benim Rabbim !
Şu kahraman askerlerin bütün dilekleri ; ism-i Celalini İngilizlere ve Fransızlara tanıtmaktır.Sen bu şerefli dileği ihsan eyle ve huzurunda titreyerek , böyle güzel ve sakin biryerde sana dua eden biz askerlerin süngülerini keskin , düşmanlarını zaten kahrettin ya , bütün bütün mahveyle. ”Diyerek dua ettim ve kalktım.Artık benim kadar mes’ut , benim kadar mesrür bir kimse tasavvur edilemezdi.
Oğlun
Hasan Etem

4 Nisan 1331(17 Nisan 1915)
NOT: http://www.canakkalezaferi.com/ sitesinden alıntıdır.

ÇANAKKALE GEÇİLMEZ!

BİR YOLCUYA
Dur yolcu! bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda
Gördüğün bu tümsek, Anadolu'nda
İstiklal uğrunda, namus yolunda
Can veren Mehmet'in yattığı yerdir.

Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed'in düşmanı boğduğu sele
Mübarek kanının akıttığı yerdir.
Düşün ki, haşr olan kan, kemik eti
Yaptığı bu tümsek, amansız çetin
Bir harbin sonunda bütün milletin
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.

Necmettin Halil ONAN

14 Mart 2008 Cuma

HAYDİ KIZLAR DİYETE:)

İlk defa etkinliğe katılıyorum. Cümbüş salatası tarifimle bu etkinliğe katıldım. Haydi hayırlısı:)
Arkadaşlar, ne duruyorsunuz, haydi siz de diyetlik tariflerinizi gönderin:)

11 Mart 2008 Salı

YENİDEN MERHABA


Yeniden merhaba herkese, bakıyorum da neredeyse 2 ay olmuş buloguma birşeyler eklemeyeli. Bu iki ay süresince beni merak edenler, sitemi ziyaret edenler varsa hepsine çok teşekkür ediyorum. Bu iki ay benim için çok bunalımlı geçti. Neden mi? Herşeyin başı sağlık diyoruz ya... -Hele bir de çocuğunuz rahatsızsa ve henüz rahatsızlığını anlatamayacak kadar küçükse, sağlığın önemini daha iyi anlıyor insan. Aslında, hayatta hiçbirşeyi dert etmemek, Allah sağlık sıhhat versin de gerisi hallolur, diye düşünmek lazım her zaman.
Yarıyıl tatilini o kadar çok sabırsızlıkla ve hayallerle beklemiştim ki, ama hüsrana uğradım. Yine de Allah başka dert keder vermesin. Haklısınız lafı çok dolandırdım, ne olduğunu anlatayım:
Tatilin ilk haftası,oğlum, birgün akşamüstü aniden ilerlemiş derecede bir öksürükle uyandı. Ertesi gün doktoru kulak iltihabı olduğunu öksürüğünün henüz ciğerlerine inmemiş olduğunu söyledi. 3günlük antibiyotikle ateş düşürücü ve pedifen almamızı söyledi. Bu durumla birlikte başlayan iştahsızlık birkaç gün içinde hiçbirşey yememeye dönüştü. (Zaten, benim yedirmelerim dışında hiçbirşekilde kendisi yemez, yedirmelerim de hep aldatma ile olmuştur ama boy ve kilo gelişimi gayet iyiydi.)Bu şikayet üzerine tekrar doktorumuza ve başka bir doktora daha başvurduk. Oğlumuz bu süre zarfında yaklaşık 3 kg verdi ama halen kilosu normal değerde olduğu için doktorlarımıza yemediğine inandıramadık. Bu şekilde, hiçbir lokma dahi yemeyerek 10 gün geçirdi, bu süre içinde ateşi çıkmaya başladı, fakat öksürüğü geçti. Başka bir doktor yönlendirmesiyle, hastanede 6 serumla birlikte antibiyotik ve bağırsak düzenleyici aldı. Sonrasında sintigrafisi çekildi, ertesi gün de röntgeni. Reflü ve mide boşaltması gecikmesi teşhisi kondu. Sonuçta, ilaç tedavilerine başladık.
Geçirilen bu günler,oğlumu oldukça hırçın ve huysuz yaptı. Çok zayıfladı. Tüm huyları degişti, banyo yaptırması, uyku düzeni, hatta altını değiştirmesi bile büyük sorun olmaya başladı. Anne baba olarak biz de çok yıprandık, ne yapacağımızı şaşırdık. Özellikle, ben de bu süre zarfında psikolojik destek alma aşamasına geldim, belki de bu durum biraz daha uzasaydı öyle de olacaktı. Ama, çok şükür şuan yeme sorunumuzu biraz daha atlattık, oğlumun neşesi daha iyi. Ben de yavaş yavaş eski ruh halime dönmeye başladım. Artık, elime örgümü alıp, internette yemek ve takı bloglarında dolanmaya başladığıma göre normale dönüyorum demektir:)
Allah, dert verip derman aratmasın, derler gerçekten de öyleymiş...

17 Ocak 2008 Perşembe

SUPANGLE


Canım o kadar çok tatlı istemişti ki aklıma ilk gelen supangle oldu. Eminim ki, asıl supangle tarifi böyle değildir ama evdeki malzemelerle, basit, hemen yapılabilecek bir tarif uygulamak istedim ve ortaya bu çıktı. Umarım beğenirsiniz.
Malzemeler:
- 1 lt süt
- 1 paket kakaolu puding
- 1 paket kakaolu cream-ole
- Hazır kakaolu kek
- Ceviz
Yapılışı:
Pudinginizi tarifindeki süt miktarıyla pişirin. Piştikten sonra soğumaya bırakın. Bir yandan. cream-ole yi de tarifindeki süt miktarıyla çırpın. Soğuyan puding ile cream-ole yi güzelce mikserle çırpın. Kaselerin dibine istediğiniz miktarda kek kırıklayın. Üzerine puding ile cream-oleli karışımı dökün. Süsleme amaçlı olarak isterseniz tekrar en üste kek kırıklayıp dövülmüş ceviz serpebilirsiniz.
Afiyet olsun...
Lilypie 3rd Birthday PicLilypie 3rd Birthday Ticker